Sen dinlerine uymadıkça, ne Yahudiler ve ne de Hıristiyanlar asla senden razı olmazlar. De ki: "Allah''ın yolu asıl doğru yoldur." Sana gelen ilimden sonra, eğer onların arzu ve keyiflerine uyacak olursan, bilmiş ol ki, Allah''tan sonra ne bir dost, ne bir yardımcı vardır.
(Bakara, 120)
İstanbul Türk ordularının kuşatması altındadır. Zor durumdaki Bizans kralı kehanetleriyle ünlü keşişi makamına çağırır. "Söyle bakalım der. Kuşatmanın sonu ne olacak?" Keşiş korkarak da olsa inandığı şeyi söyler: " Türkler Kostantine''yi alacaklar". Bu cevaba çok kızan Kral onu bir zindana attırır.
Kent Türklerin eline geçer. Fatih bu yeni şehrini dolaşmaktadır. Bir sokaktan geçerken iniltiler duyar, araştırılmasını ister. Bitap düşmüş bir keşişle çıka gelirler. Niçin bu hallere düştüğünü soran Fatih''e keşiş başından geçenleri anlatır. Fatih " Peki" der. "İstanbul''un sonu ne olacak?" diye sorar. Keşiş şu cavabı verir: "İstanbul hep sizin olacak. Amma gün gelecek sizin torunlarınız burasını yabancılara para karşılığında parsel parsel satacak". Bu sözü işiten Fatih Sultan Mehmet Han şunu söyler: "Fethettiğim yerleri yabancılara satanlar, Allah''ın gazabına uğrasınlar"
"Vatan babanızdan kalan tarla değildirO''nun üzerinde izalei şuyuu davası açamazsınız."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder