21 Ocak 2014 Salı

Nazi Katliamı Auschwitz ve ''MİLYONLAR''

Acı bir tarih 27 Ocak 1945



Auschwitz ilk Nazi toplama kampı değildi, 14 Haziran 1940'ta açıldığında Nazi rejiminin toplama kampı sistemi yedi yıldır uygulanıyordu. Fakat Auschwitz adı, kampın açık kaldığı yıllar boyunca sahne olduğu katliamlar nedeniyle Nazi vahşetinin ve Yahudi soykırımının sembolü oldu.



Alman işgali altındaki Avrupa'nın her yerinden toplanan Yahudiler başta olmak üzere Çiner, Polonyalılar, Yugoslavlar, eşcinseller, çeşitli etnik, dini ve ulusal gruplara ait insanlar ve Sovyet savaş esirleri, yük vagonlarında günlerce aç, susuz süren bir yolculuktan sonra Auschwitz ve hemen yakınındaki Birkenau ve Monowitz kamplarına getirildiler.

Kurbanlar açlık, hastalık ve esir işçi olarak çalıştırıldıkları insanlık dışı koşullar nedeniyle, sadece birkaç ay hayatta kalabiliyordu. Kamp kurallarını çiğneyenler, kaçmaya çalışanlar ve açlığını bastırmak için birkaç elma koparanlar ise idam ediliyordu.

Naziler, 1942 Ocak ayında yapılan Wannsee Konferansı'nda aldıkları kararla, `Avrupa'nın Yahudi sorununa nihai çözüm'ü buldular.



Yapılması gereken, bu büyüklükte bir insan topluluğunu imha etmek için gözlerden uzak bir kamp bulmak ve uygun teknolojileri geliştirmekti. İşgal altındaki Avrupa'nın tam ortasında, Polonya'nın Krakov şehri yakınlarında yer alan Auschwitz, Yahudi soykırımının merkez kampı olarak seçildi. Ancak kitlesel kıyımın hangi yöntemlerle yapılacağı hâlâ tartışılıyordu. Bugün bile faaliyette olan pek çok Alman şirketi, bu iş için kafa yordu ve projeler sundu. Gaz odaları kurmak yöntemlerden biriydi. İlk deneme Eylül 1941'de yapıldı ve 600 Sovyet savaş esiri ve 250 Polonyalı tutsak Zyklon B gazı verilerek katledildi. Deneme başarılı olmuştu. Kurbanlar yaklaşık 7 kilogram gaz verilerek 20 dakika içinde öldürülmüştü.

Birkenau Kampı'na dört tane büyük gaz odası ve cesetleri yok etmek için fırınlar yapıldı. Bu inşaatlarda yine Yahudi tutsaklar çalıştırılıyordu. Birkenau Kampı'nın yakınından geçen demiryolunun Mayıs 1944'te kampın içine, gaz odalarının girişine kadar uzatılmasıyla katliamın hızı da arttı.

27 Ocak 1945 günü Sovyet orduları kampı ele geçirdiğinde sadece 7 bin insan hayatta kalabilmişti ve bedenleri tedavi edilmeye çalışılsa da ruhlarındaki yaralar ve vahşetin izleri asla silinemedi.



''Rayların bittiği yer''

19401945 yılları arasında Polonya'nın Krakov şehri yakınlarındaki Auschwitz ve Birkenau kamplarında Nazi rejiminin en vahşi suçları işlendi. Trenlerle kampa getirilen bir milyondan fazla Yahudi için, rayların bittiği yer, hayatın da bittiği yer oldu. Tren düdüklerinin köpek seslerine karıştığı korkunç yıllar 27 Ocak 1945'te Sovyet ordularının gelişiyle sona erdi. Fakat sadece yedi bin insan hayatta kalabilmişti.



''Son yirmi dakika''

Yaşlılar, çocuklar ve ağır işlerde çalışamayacağı düşünülen kurbanlar duş alacakları söylenerek gaz odalarına gönderildiler ancak duşlardan su yerine gaz verildiğini anladıklarında yaşayacakları yirmi dakikaları kalmıştı, acı dolu son yirmi dakika...



''Zyklon B''

On binlerce insan bu odada Zyklon B gazı verilerek öldürüldü. Katledilenlerin yüzde doksanı Yahudi'ydi.



Birkenau Kampı tahta barakalardan oluşuyordu. Bu barakalar aslında Alman ordusunun 52 at için tasarladığı prefabrike bir ahır modeliydi.

Ancak Naziler Yahudi tutsaklara atlara verdikleri değeri vermiyorlardı. Her barakada yaklaşık sekiz yüz insan yaşamak zorundaydı.

Kamp komutanı Karl Fritzsch, bir gün yeni tutsakları karşılamasında şöyle demişti: ``Burası bir sanatoryum değil, Alman toplama kampıdır. Buradan sadece bir tek çıkış var o da krematoryumun bacası.''



''Tellerin ardındaki dünya''

Güzel bir doğa ve uçsuz bucaksız topraklar, elektrik verilmiş dikenli tellerle bir anda dünyanın en vahşi ölüm kamplarına dönüşmüştü. Bu, aynı zamanda dünyada zevk için öldürebilen tek canlı olan insanın ne kadar kötüleşebileceğinin de kanıtı oldu. Tellerin ardındaki dünyaya son kez bakan insanların yüzlerindeki kaygı bile, başlarına gelecek vahşeti anlatmakta yetersizdi. Çünkü onlar bile sonlarının bu kadar kötü olabileceğini düşünememişlerdi.



''Sessiz tanıklar''

Naziler tüm faaliyetlerini ve suçlarını belgelediler. Kampa getirilen insanların büyük çoğunluğu, fotoğrafları çekildikten sonra sol el bileklerine tutuklu numaraları yazılarak kaydedildi. Bulunan fotoğraflar bu gün Auschwitz Devlet Müzesi'nde soykırımın sessiz tanıkları olarak sergileniyor. Böyle bir vahşeti istatistik bilgileriyle anlatmak çok zor. O fotoğraflardaki kurbanların yüzlerine bakmak gerekiyor. Hepsi bizim gibi, düşleri, amaçları hayal kırıklıkları olan insanlardı, onlar da bizim gibi âşık olmuş, çalışmış, eğlenmiş, üzülmüşlerdi. Hiçbir neden ve nefret bu ölçekte bir vahşeti açıklamaya bugün bile yetmiyor.











Nazi subaylarının toplama kamplarında milyonlarca insanı gaz odalarında katlederken eğlendiklerini gösteren,Amerikalı bir subayın bulduğu fotoğraflar.





20. yüzyılın ilk yarısında yoksul bir adam falcıya gider. falcı

kadin fanusta korkunç gelecegi görür :



" eyvah! gelecekte milyonlarca insanin ölümüne sebep olacaksın !"



adam kahrolur...



"milyonların katili olmaktansa kendimi öldürürüm, daha iyi !" deyip tren

yoluna kosar. raya kafasını dayayacak, istikbaldeki korkunç felaketin

önüne geçecektir !.. ama o da ne?. raya kafasını dayamıs bir küçük

çocuk... tren de 100 metre ötede ve hızla geliyor.. hemen fırlayıp çocugu

rayın üstünden çeker.. ufakligi yatıstırmak için basını oksarken sorar :



"adın ne senin, söyle bakayım ?.."



"adolf efendim..."



İntahar etmeden önce verdigi son emir düşmanın eline geçmemesi icin bütün Almanyanin taş taş üstunde kalmayacak şekilde yakılıp yıkılmasıydi.Alman halkı belki de 12 yıl boyunca onun sadece bu emrini uygulayamadılar...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder