Sultan Alparslan’ın kardeşi Kara Arslan Kavurd Bey tarafından, Kirman’da kurulan devlet.Büyük Selçuklu Devleti’nin kurulmasında önemi büyük olan Dandanakan Savaşı kazanıldıktan sonra Merv’de toplanan Selçuklu büyükleri, o zamana kadar ele geçirilmiş ve geçirilecek toprakların idaresini, hanedan üyeleri arasında paylaştırdılar. Bu paylaştırma sırasında, Tabes vilayeti ile Kirman bölgesi ve Kuhistan havalisi, Kara Arslan Kavurd Beye verilmişti. Melik Kavurd, maiyetinde bulunan beşaltı bin Türk süvarisi ile, kendisine verilen Kirman bölgesine girdi. Bölgeye hakim bulunan Büveyhî emîrinin naibi Behram bin Leşkeristan, Türklere karşı koyamayacağını anladı ve Kirman’ın merkezi olan Berdesîr’e çekilerek müdafaaya başladı. Bir süre sonra, Melik Kavurd ile anlaşmak mecburiyetinde kaldı. Behram, eman dileyerek şehri teslim etmeye ve kızını Kavurd Beye vermeye razı oldu. Bunun üzerine Kirman, 1048 senesinde, Kavurd’un idaresi altına girdi. Böylece, 1186 yılına kadar devam edecek olan Kirman Selçuklu Devletinin temeli atılmış oldu. Melik Kavurd’un hakim olduğu Serdsîr bölgesi, burada yaşayan halkı besleyecek kadar verimli değildi. Kirman’ı besleyen Germsîr bölgesi, Kufs denilen dağlı kavmin elinde idi. Melik Kavurd, takip ettiği siyaset neticesinde, ani bir baskınla Kufs kavmini dağıtarak Kirman’a tamamıyla hakim oldu (1051).
Melik Kara Arslan Kavurd, Hürmüz Emîri Bedr İsa Çâşû’nun sağladığı gemilerle, Umman’a sefer düzenledi. Bu, Selçuklu tarihinde gerçekleştirilen ilk deniz aşırı seferdi. Selçuklu ordusu, Umman sahillerine çıktığı zaman, şaşkınlık içinde kalan Büveyhî emîri, askerini toplamaya fırsat bulamadı ve gizlenmeyi tercih etti. Kavurd, hiçbir mukavemetle karşılaşmadan Umman’a hakim oldu.
Kavurd, bundan sonra Fars bölgesi üzerine sefere çıktı. Fars bölgesinde o sırada Şebankare emirlerinden Fazlûye hakimdi. Kavurd, ilk önce bölgenin merkezi olan Şiraz üzerine yürüdü. Fazlûye, şehri terk ederek Cehrem Kalesine sığındı. Şiraz’ı ele geçiren Kavurd, 1062 yılında, Fars bölgesine de hakim oldu.
Büyük Selçuklu Sultanı Tuğrul Bey’in 1063 yılında ölümü üzerine Kavurd da, amcasının yerine sultan olmak için harekete geçti. Fakat, kardeşi Alparslan’ın tahta çıktığını haber alınca İsfahan’dan geri dönerek onun sultanlığını tanıdı. Bu sırada Fazlûye, Fars’ı tekrar ele geçirmek için harekete geçti ise de, Kavurd’a mağlup olarak geri döndü. Bunun üzerine Sultan Alparslan’dan yardım istedi. Kavurd’un daha fazla kuvvetlenmesini ve hakimiyet sahasının genişlemesini istemeyen Sultan Alparslan, Fars üzerine yürüyerek, bölgeyi Fazlûye’ye iade etti. Bir süre sonra Melik Kavurd, vezirinin teşviki ile isyan etti. Alparslan, bu durumu öğrenince, hemen Kirman üzerine yürüdü. Öncü kuvvetler arasındaki muharebeyi kaybeden Kavurd, kaçtı ise de, Sultan Alparslan tarafından affedildi.
Melik Kavurd, 1073 yılında, bu defa Sultan Melikşah’la giriştiği mücadeleyi kaybetti ve öldürüldü. Kavurd, âdil bir komutan ve devlet adamı idi. Cömertliği ve iyi idaresi ile halkı memnun etmiş, zamanında Kirman halkı bolluk ve refaha kavuşmuştu. Onun zamanında Kirman, en parlak devirlerinden birini yaşadı. Melik Kavurd’un vefatı üzerine yerine geçen oğlu Kirmanşah’ın hükümdarlığı bir sene sürdü.
Kirmanşah’ın ölümünden sonra, Kavurd’un küçük oğlu Hüseyin tahta geçti. Fakat Hemedan’da tutuklu bulunduğu hapisten kaçan Kavurd’un diğer oğlu Sultanşah, kardeşini tahttan indirerek yerine geçti (1074). Bir süre sonra Sultan Melikşah, büyük bir ordu ile Kirman üzerine yürüdü. Kaynaklarda bu seferin sebebi zikredilmemektedir. Kalabalık Selçuklu ordusuna karşı koyamayacağını anlayan Sultanşah, Melikşah’ı kendisi karşılayarak, ona büyük hediyeler takdim etti. Bunun üzerine Melikşah, onu affederek yerinde bıraktı ve itaat edeceği hususunda verdiği sözde durması için yemin ettirdi. Melikşah, Berdesir önünde on yedi gün kaldıktan ve kızlarından birini Sultanşah ile evlendirdikten sonra İsfahan’a döndü (1080). Sultanşah, 1085 senesi Ocak ayında hastalanarak öldü.
Sultanşah’ın yerine kardeşi Turanşah geçti. Turanşah, askeri için kışlalar yaptırdı. Çeşitli imar faaliyetlerinde bulundu. Diğer yandan, Kavurd’un ölümünden sonra Kirman Selçukluları, Fars eyaletinin hakimiyetini kaybetmişlerdi. Sultan Melikşah, bu bölgenin idaresini Emirüddevle Humar Tigin’e vermişti. Bu emîrin idaresi sırasında Fars bölgesinde asayiş bozulmaya başladı. Durumdan faydalanan Turanşah, Fars üzerine iki sefer düzenledi. Birincisinde mağlup oldu ise de, ikincisinde zafer kazanarak bu bölgeyi ele geçirdi. İsyan eden Umman halkını itaat altına aldı.
Çok âdil ve iyi ahlâklı olan bir hükümdâr olan Turanşah, on üç senelik bir saltanattan sonra 1097’de öldü.
Turanşah’ın yerine oğlu İranşah geçti. İranşah çevresindeki bazı kişilerin etkisi ile, bir müddet sonra, sapık Bâtınî yolunu kabul edince, halka kötü davranmaya başladı, kadı ve âlimlerden bazısını öldürdü. Bu duruma dayanamayan halk, şeyhülislâm ve kadılara mürâcaat etti. Şeyhülislâm ve zamanın kadıları, davranışları sebebiyle, İranşah’ın tahttan indirilmesi için fetva verdiler. Halk, verilen fetva üzerine ayaklandı. İranşah önce af diledi. Sonra kaçmaya çalıştı ise de, yakalanarak öldürüldü (1101). Bu olaylar ve şehzadeler arasındaki taht mücadeleleri, Kirman Selçuklu Devletini yıkılma noktasına getirmişti. Ancak, bu sırada tahta çıkan Kirmanşah’ın oğlu birinci Arslanşah, Sultan Sencer’in hakimiyetini tanıdı. Saltanatta bulunduğu 11011142 yılları arasında, Kirman Selçukluları, parlak bir dönem yaşadı. Fars bölgesini hakimiyeti altına aldı. İmar faaliyetleri arttı. Arslanşah, 1142’de isyan eden oğlu Muhammed tarafından tahttan indirildi.
Muhammed (11421156) ve ondan sonra tahta çıkan Tuğrulşah (11561170) dönemlerinde, saltanat mücadeleleri ve iç karışıklıklar sonucu, devlet zayıflamaya başladı. Önce Irak Selçukluları’nın hakimiyeti altına giren devlet, 1180 yılından itibaren Oğuzların saldırılarına maruz kaldı. Bilhassa Tuğrulşah’ın oğulları İkinci Arslanşah, Behramşah ve İkinci Tuğrulşah arasında çıkan saltanat mücadelesinden faydalanan Oğuzlar, Kirman’a üst üste akınlar düzenlediler. 1186 senesinde, Kirman’a giren Oğuz Beyi Melik Dinar, İkinci Muhammedşah’ın Irak’a gitmesinden de istifade ederek, Kirman Selçuklu Devletine son verdi.
Kirman Selçuklularının başında bir melik bulunmakta idi. Melikten sonra atabeg gelirdi. Atabeg, vilayetleri idare ile görevlendirilen, henüz küçük yaşta olan şehzadelere hoca sıfatıyla tayin ediliyor ve onların devlet işlerinde yetişmelerini sağlıyordu. Saray teşkilâtı, Büyük Selçuklulardaki gibiydi. Sarayda; ÜstâdüdDâr, Silâhdârlık, Ahurdarlık, emîri câmehane, Hansâlârlık, Candârlık, Bâzdârlık, Nedîmlik, serhengler, Saray muallimliği, Mutripler, Sâkîler ve Hademeler bulunurdu.
Devlet teşkilâtı da, Büyük Selçuklu Devletininki gibiydi. Devlet işleri Dîvânı Âlâ’da görüşülüp, karâra bağlanırdı. Bundan başka Büyük Dîvân, İnşâ Dîvânı, İstifâ Dîvânı, İşrâf Dîvânı, Dîvânı Arz, Berîd Dîvânı adını taşıyan çeşitli devlet işlerinin görüldüğü kuruluşlar da vardı.
Kirman ordusu, çeşitli unsurlardan meydana gelirdi. Ordunun çekirdeğini çeşitli boylardan toplanmış Türklerin teşkil ettiği boy birlikleri meydana getiriyordu. Gulâmlar, (kölelikten yetiştirilenler), ordunun ikinci büyük kısmını meydana getiriyordu. Her sultanın, şehzade, atabeg, emir, sivil ve askerî devlet erkânının kendilerine bağlı gulâmları vardı. Bunlar sahipleri tarafından yetiştirilirlerdi.
Kirman Selçuklu melikleri, kültür ve imar faaliyetlerine çok önem vermişler, halkın kültür seviyesinin yükselmesi için büyük gayret göstermişlerdi. Melikler ve devlet adamları bir çok âlim, şâir ve ilim adamını himaye etmişlerdir. Efdaleddîn Ebû Hamid Ahmed, Ezrâkî, Burhânî, Ebü’lHüseyn Kutbulevliyâ, Şeyh Cemâleddîn Ahmed, İmâm Ebû Abdullah Muhammed, İsmâil bin Ahmed Nişâbûrî, Şeyh Burhâneddîn Ebû Nasr Ahmed, Kâdı Ebü’lÂlâ Ali Semânî, Kirman Selçukluları zamanında yetişen belli başlı âlimlerdendir.
Kirman Selçuklularında imar faaliyetleri, Kavurd zamanında başladı. Kavurd, önce Sistan ve Derre yolu üzerine bir derbend inşa ettirdi ve Derre’ye bir han ile hamam yaptırdı. Melik Kavurd’un ölümünden sonra imar faaliyetleri bir süre durdu ise de Birinci Turanşah devrinde yeniden başladı. Önce kendisi için bir saray ve köşk, bu sarayın güney kısmında Ulu Cami ve birbirine bitişik olmak üzere medrese, hankâh, bîmâristân, hamam ve ribat gibi hayır kurumları yaptırdı. Birinci Arslanşah da, babası gibi, imar faaliyetlerine devam ederek, Berdesir, Bem ve Ciruft şehirlerinde medrese, ribât ve mescitler yaptırdı. Onun yaptırdığı en önemli eser, Mescidi Melik’deki kütüphanedir. Bu kütüphanede fen ilimleri ile ilgili beş bin kitap vardı. Kirman Selçukluları da, onların atabegleri de imar faaliyetlerinde bulundular. Kirman’da bugün var olan ve Selçuklu devrinde yapıldığı anlaşılan, fakat kimin yaptırdığı bilinmeyen birçok sanat eseri bulunmaktadır.
Kirman Selçukluları Melikleri / Tahta Geçiş Tarihi
Kavurd / 1048
Kirmanşah / 1073
Hüseyin / 1074
Sultanşah / 1074
Turanşah / 1085
İranşah / 1097
Arslanşah / 1101
Birinci Muhammed / 1142
Tuğrulşah / 1156
Behramşah / 1170
İkinci Arslanşah / 1170
Behramşah (İkinci defâ) / 1171
İkinci Arslanşah (İkinci defa) / 1172
Behramşah (Üçüncü defâ) / 1175
İkinci Muhammedşah / 1175
İkinci Arslanşah (Üçüncü defâ) / 1175
İkinci Turanşah / 1177
İkinci Muhammedşah (İkinci defâ) / 1183
Oğuz işgâli /1186
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder